Göz Altı Işık Dolgusu Kimler İçin Uygun Değildir?
Kesin Kontrendikasyonlar:
- Aktif Enfeksiyonlar: Ciltte aktif enfeksiyonu bulunan kişiler (herpes simpleks bakteriyel ya da mantar enfeksiyonları gibi) bu dönemde dolgu işlemi yaptıramaz. Enfeksiyon geçtikten sonra işlem değerlendirilebilir.
- Alerjik Reaksiyonlar: Hyalüronik asit veya dolgu maddesindeki diğer bileşenlere karşı alerjisi veya geçmişte anafilaksi öyküsü olan bireyler bu tedaviden kaçınmalıdır. Ciddi alerjik reaksiyonların önlenmesi için bu konuya özellikle dikkat edilmelidir.
- Kanama Bozuklukları: Pıhtılaşma bozukluğu olan veya kan sulandırıcı ilaç kullanan kişilerde morarma ve hematom riski artabilir. İşlem öncesinde bu durum ayrıntılı olarak ele alınmalıdır.
- Hamilelik ve Emzirme: Gebelik ve emzirme dönemlerinde dolgu uygulamasının güvenliğine dair yeterli bilimsel veri bulunmadığı için bu süreçlerde işlem önerilmez.
Göreceli Kontrendikasyonlar ve Dikkat Edilmesi Gereken Durumlar:
- Otoimmün Hastalıklar: Bu bireylerde inflamatuar yanıtlar öngörülemez olabilir. Tedavi öncesinde detaylı bir tıbbi değerlendirme yapılması gerekir.
- Son Dönemde Yapılan Estetik İşlemler: Yakın zamanda lazer peeling veya cerrahi gibi işlemler geçiren kişilerde bölgenin tamamen iyileşmesi beklenmelidir.
- İnce veya Atrofik Cilt: Çok ince ciltte dolgu sonrası “Tyndall etkisi” adı verilen mavi renk değişimi oluşabilir. Bu durumda uygun enjeksiyon teknikleri kullanılmalıdır.
- Psikolojik Durumlar: Gerçekçi olmayan beklentilere sahip olan veya beden algı bozukluğu bulunan bireyler işlem için ideal adaylar olmayabilir. Psikolojik değerlendirme önemlidir.
- Anatomik ve Teknik Hususlar: Damar yoğunluğu ve önceki cerrahiler işlem riskini artırabilir. Tecrübeli bir uygulayıcı ile çalışmak bu riskleri en aza indirebilir.
Göz Altı Işık Dolgusu Nasıl Uygulanır?
Göz altı ışık dolgusu estetik ve medikal hassasiyet gerektiren bir işlem olup deneyimli bir uzman tarafından dikkatlice uygulanmalıdır. İşlemin başarılı ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilmesi için öncelikle hastanın detaylı bir değerlendirmesi yapılır. Bu değerlendirme kişinin tıbbi geçmişi cilt yapısı ve göz altı bölgesindeki anatomik özelliklerinin incelenmesini içerir. İşlem öncesinde kontrendikasyonların dışlanması ve hastanın dolgu maddesine uygunluğunun onaylanması esastır.
Uygulama sırasında lokal anestezi genellikle hasta konforunu artırmak için kullanılır. Topikal anestezik kremler enjeksiyon bölgelerini uyuşturmak amacıyla işlemden 20-30 dakika önce uygulanır. Bazı durumlarda giriş noktalarına lokal anestezik enjekte edilerek daha etkin bir uyuşma sağlanabilir. Bu özellikle hassas cilde sahip hastalarda önemlidir.
Dolgu enjeksiyonu sırasında iki farklı teknik kullanılabilir: iğne veya kanül tekniği. İğne tekniği hassas bir uygulama sağlar ve küçük hacimli dolgu enjeksiyonları için uygundur. Ancak bu teknik kanama ve morarma riskini artırabilir. Kanül tekniği ise künt uçlu kanüllerle gerçekleştirilir ve genellikle daha geniş alanlarda hacim kaybını düzeltmek için tercih edilir. Bu yöntem damar içine enjeksiyon riskini azaltır ve daha az morarma riski taşır.
Dolgu maddesi olarak hyalüronik asit (HA) içerikli ürünler kullanılır. Bu ürünler göz altı bölgesinin hassas dokusuna uyum sağlayan düşük viskoziteli ve yüksek biyouyumluluk özelliklerine sahiptir. Enjeksiyon genellikle periosteal düzleme veya dermisin derin katmanlarına yapılır. Doğru teknikle uygulandığında dolgu maddesi göz altına hacim kazandırır çöküklükleri giderir ve ışığın daha iyi yansımasını sağlar.
İşlem sonrası dolgu düzgün şekilde dağıtılır ve simetri kontrol edilir. Hasta genellikle işlemden hemen sonra günlük aktivitelerine dönebilir. Hafif şişlik veya morluk görülebilir ancak bu etkiler kısa sürede kendiliğinden geçer.
Göz Altı Işık Dolgusu Ne Kadar Başarılı?
Göz altı ışık dolgusu estetik açıdan genç ve dinlenmiş bir görünüm elde etmek isteyen hastalar arasında giderek daha popüler hale gelen bir tedavi yöntemidir. Bu uygulamanın etkinliği hasta memnuniyeti ve güvenilirliği bilimsel çalışmalarla desteklenmiştir. Örneğin Aesthetic Plastic Surgery dergisinde yayımlanan bir meta-analizde 2.556 katılımcıyı içeren 31 çalışma incelenmiş ve genel hasta memnuniyet oranı %91 olarak bildirilmiştir. Bu yüksek memnuniyet oranı tedavinin estetik sonuçlarının hastalar tarafından büyük ölçüde takdir edildiğini göstermektedir.
Bununla birlikte Aesthetic Surgery Journalda yayımlanan bir araştırmada orta ila şiddetli göz altı çukurunu tedavi etmek için özel bir hyalüronik asit (HA) dolgusu kullanılmıştır. Üç aylık takip sürecinde katılımcıların %83,1’inde göz altı görünümünde belirgin bir iyileşme gözlenmiştir. Kontrol grubunda ise bu oran yalnızca %15,6 olarak bildirilmiştir. Bu sonuçlar HA bazlı dolguların göz altı görünümünü düzeltmede ne kadar etkili olduğunu ortaya koymaktadır.
Komplikasyon oranları incelendiğinde tedavi genellikle güvenli kabul edilse de şişlik (%19,2) morarma (%18,4) ve kızarıklık (%7,1) gibi geçici yan etkiler görülebilir. Ancak bu yan etkiler genellikle hafif düzeydedir ve kısa süre içinde kendiliğinden kaybolur. Daha ciddi komplikasyonlar ise son derece nadirdir. Özellikle enjeksiyon sonrası ciddi bir yan etkinin bildirilmemesi HA dolgularının güvenilirliğini desteklemektedir.
Tedavi sonuçlarının kalıcılığı kullanılan dolgu maddesine ve bireysel faktörlere bağlıdır. Örneğin bir çalışma dolgu uygulamasından 12 ay sonra bile göz altı hacim artışının korunduğunu göstermiştir. Ancak etkilerin kalıcı olmadığını unutmamak gerekir. Optimal sonuçların devamı için genellikle her 9-12 ayda bir rötuş işlemleri önerilmektedir.
Göz Altı Işık Dolgusu Sonrası Bakım Nasıl Olmalı?
Göz altı ışık dolgusu sonrası bakım işlemin başarısını ve iyileşme sürecinin hızını doğrudan etkileyen önemli bir adımdır. İşlem sonrası ilk 24 saat boyunca bölgeye dokunmaktan ovuşturmaktan ve makyaj yapmaktan kaçınılmalıdır. Bu süre dolgunun yerleşmesi ve enfeksiyon riskinin minimuma inmesi için kritik öneme sahiptir. Şişlik ve morlukları azaltmak için soğuk kompres uygulaması önerilir; bu işlem 15-20 dakika süreyle nazikçe uygulanmalıdır.
İlk birkaç gece başın yüksek bir pozisyonda tutulması şişliklerin azalmasına yardımcı olurken yoğun fiziksel aktivitelerden ve kan akışını artıracak durumlardan kaçınılmalıdır. Ayrıca işlem sonrası alkol tüketimi ve kan sulandırıcı ilaçlardan uzak durmak morluk ve şişlik riskini en aza indirir.
Güneş ışığından korunma da oldukça önemlidir. Geniş spektrumlu bir güneş koruyucu kullanarak cildinizi koruyabilirsiniz. Bunun yanı sıra hijyen kurallarına dikkat edilmeli ve yüz tahriş etmeyecek şekilde nazikçe temizlenmelidir. Sauna sıcak banyo ve benzeri sıcak ortamlar işlemden sonraki ilk 48 saat boyunca önerilmez.
Hafif şişlik ve hassasiyet yaygın yan etkilerdir ve genellikle birkaç gün içinde kendiliğinden geçer. Ancak artan kızarıklık şiddetli ağrı veya enfeksiyon belirtileri fark ederseniz hemen doktorunuza başvurmalısınız.