Paris Işıltısı Kimler İçin Uygun Değildir?
Paris Işıltısı etkili bir cilt gençleştirme ve yenileme yöntemi olsa da her birey için uygun olmayabilir. Bazı durumlar ve sağlık koşulları bu tedavinin güvenliğini ve etkinliğini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle aşağıdaki durumlarda Paris Işıltısı tedavisi önerilmez:
- Hamilelik ve Emzirme: Hamilelik ve emzirme dönemlerindeki kadınlar için mezoterapi işlemleri genellikle önerilmez. Enjekte edilen maddelerin fetüs veya yenidoğan üzerindeki etkileri konusunda yeterli bilimsel veri bulunmamaktadır. Bu dönemde risk almak yerine işlemi ertelemek daha güvenli bir yaklaşım olacaktır.
- Otoimmün Hastalıklar: Sistemik lupus eritematozus veya romatoid artrit gibi otoimmün rahatsızlıkları olan bireylerde bağışıklık sistemi vücuda yabancı maddelerin girişiyle olumsuz etkilenebilir. Bu durum hastalığın alevlenmesine veya komplikasyonlara yol açabilir.
- Kontrol Edilmeyen Diyabet: Diyabet hastalarında yara iyileşmesi genellikle gecikir ve enfeksiyon riski artar. Bu nedenle diyabeti kontrol altında olmayan bireyler için mezoterapi güvenli bir seçenek değildir.
- Kan Pıhtılaşma Bozuklukları: Hemofili gibi kanama eğilimi olan hastalar veya kan sulandırıcı ilaç kullanan bireyler işlem sonrası kanama ve morarma riski taşıdığından bu tedaviden kaçınmalıdır.
- Epilepsi: Enjeksiyon işlemi epilepsi hastalarında nöbetleri tetikleyebilir. Bu nedenle epilepsi hastaları için bu tür prosedürler uygun görülmez.
- Aktif Kanser ve Onkolojik Durumlar: Kanser tedavisi gören veya yakın zamanda kanser öyküsü olan bireylerde bağışıklık sisteminin zayıflığı ve kullanılan maddelerin onkolojik tedavilerle etkileşim riski nedeniyle mezoterapi uygulanmamalıdır.
Cilt Rahatsızlıkları: Herpes gibi aktif cilt enfeksiyonları psöriyazis veya egzama gibi durumlar mezoterapi sonrası komplikasyon riskini artırabilir. Bu hastalıklarda tedavi cilt tamamen iyileşene kadar ertelenmelidir.
Paris Işıltısı Nasıl Uygulanır?
Paris Işıltısı tedavisi uzman bir hekim tarafından klinik ortamda cildin ihtiyaçlarına özel olarak planlanarak uygulanır. Bu süreç maksimum faydayı sağlamak ve cilt sağlığını güvenli bir şekilde iyileştirmek için birkaç aşamadan oluşur.
- Tedavi Öncesi Değerlendirme:
Tedavi kapsamlı bir değerlendirme ile başlar. Uzman hekim hastanın cilt tipi cilt sorunları ve tedavi hedeflerini belirler. Bu aşamada cilt yenilenmesi için Paris Işıltısı tedavisinin uygun olup olmadığına karar verilir. Uygulama öncesinde işlem sırasında konforu artırmak amacıyla lokal anestezik bir krem uygulanır.
Uygulama bölgesi steril bir ortam sağlamak için dikkatlice temizlenir ve antiseptik bir solüsyon ile dezenfekte edilir. Bu adım enfeksiyon riskini en aza indirmek için kritik bir öneme sahiptir.
Tedavi sırasında NCTF 135 HA içeriği mikroenjeksiyon yöntemi ile doğrudan yüzeyel dermis tabakasına enjekte edilir. Enjeksiyon tekniği hedeflenen bölgeye ve tedavi amacına bağlı olarak değişiklik gösterebilir. “Nappage” adı verilen çoklu yüzeysel enjeksiyonlar yöntemi genellikle tercih edilirken belirli durumlarda nokta nokta enjeksiyonlar da kullanılabilir. İşlem; yüz, boyun, dekolte ve eller gibi gençleşmeye ihtiyaç duyulan alanlarda gerçekleştirilir.
Uygulamanın ardından enjeksiyon yapılan bölgede ürünün eşit şekilde dağılmasını sağlamak ve cildi rahatlatmak için hafif bir masaj yapılır. Ayrıca olası kızarıklık ve şişlikleri azaltmak amacıyla yatıştırıcı kremler ve serumlar uygulanır. Hastalar işlem sonrası günlük hayatlarına hızlı bir şekilde dönebilir.
Paris Işıltısı genellikle 7-15 gün arayla üç başlangıç seansı ve ardından ayda bir yapılan iki seansla tamamlanır. Sonuçların uzun süre korunması için her 6-12 ayda bir bakım seansı önerilir.
Paris Işıltısı Ne Kadar Başarılı?
Paris Işıltısı cilt kalitesini artırmada ve yaşlanma belirtilerini azaltmada bilimsel olarak kanıtlanmış etkili bir mezoterapi yöntemidir. NCTF 135 HA solüsyonunun kullanıldığı bu tedavi cilt nemini, elastikiyetini ve parlaklığını artırırken kırışıklıkların derinliğini ve gözenek boyutlarını azaltır. Klinik değerlendirmeler tedavi sonrası cildin nem seviyesinde %132, parlaklıkta %144 oranında artış ve kırışıklık hacminde %33 azalma gösterdiğini kanıtlamıştır. Gözenek boyutlarının %58,5 oranında küçülmesi ve pigmentasyonda %52 azalma bu yöntemin etkinliğini pekiştirmektedir.
Tedavi fibroblastları uyararak kolajen ve elastin üretimini artırır. Bu sayede cilt sıkılığını ve elastikiyetini geri kazanır. Dermal kalınlıkta %20, dermal yoğunlukta ise %24 oranında artış sağlanması, cildin yapısal bütünlüğünü ve sağlığını iyileştirdiğini gösterir. Tedavi sırasında kullanılan hyaluronik asit ve biyorrevitalizasyon çözeltisi cilt yaşlanmasının yanı sıra foto-yaşlanmaya karşı da etkin bir çözüm sunmaktadır.
Paris Işıltısı yalnızca cilt dokusunun yenilenmesini sağlamakla kalmaz; aynı zamanda cilt parlaklığı ve genel görünümünde de belirgin bir iyileşme sunar. Altı ay süresince devam eden olumlu etkiler bu tedavinin uzun vadeli başarılarını ortaya koymaktadır.
Paris Işıltısı Sonrası Bakım Nasıl Olmalı?
Paris Işıltısı uygulaması sonrasında cilt hassas ve duyarlı bir hale gelir. Bu nedenle tedaviden maksimum faydayı sağlamak ve istenmeyen reaksiyonları önlemek için doğru bakım rutinleri benimsenmelidir. İlk olarak tedavi edilen bölgelere dokunmaktan kaçınılmalıdır. Dokunmak tahriş veya enfeksiyon riskini artırabilir. Ayrıca ovalama ya da masaj gibi işlemlerden kaçınmak da önemlidir.
Tedavi sonrası cildin güneşe karşı korunması kritik bir adımdır. Cilt bu dönemde UV ışınlarına karşı daha hassastır. En az SPF 30 koruma faktörüne sahip geniş spektrumlu bir güneş kremi kullanarak hem pigmentasyon sorunlarının önüne geçebilir hem de cildinizi güneşin zararlı etkilerinden koruyabilirsiniz. Güneşe doğrudan maruz kalmamaya özen göstermelisiniz.
İlk 12 saat içinde makyaj yapılmaması önerilir. Makyaj ürünleri enfeksiyon ve tahrişe yol açabilir. Bunun yerine cildinizi nazik bir temizleyici ile temizleyerek iyileşme sürecine destek olabilirsiniz. Temizlik sırasında sıcak su yerine ılık su kullanarak cildinize daha nazik davranabilirsiniz.
Cildin nemini korumak için hyaluronik asit içeren serumlar ve non-komedojenik bir nemlendirici kullanımı önerilir. Bu ürünler cildi nemlendirir bariyer fonksiyonlarını destekler ve kuruluk ya da pullanmayı önler.
Tedaviden sonraki 24-48 saat boyunca yoğun egzersiz ve terlemeye neden olacak aktivitelerden kaçınılmalıdır. Ayrıca sıcak banyo, sauna ve buhar odaları gibi yüksek ısıya maruz kalınması şişlik ve kızarıklığı artırabilir. Cilt bakım ürünlerinde ise alfa hidroksi asit (AHA), beta hidroksi asit (BHA), retinoid ve alkol içeren ürünlerden uzak durmak önemlidir.
Hafif kızarıklık ve şişlik gibi belirtiler genellikle normaldir ve kısa sürede geçer. Ancak bu durumlar devam eder veya kötüleşirse bir doktora başvurulmalıdır.